Budapeşteki son günüm başlamıştı. Brüksele saat 15.40'ta uçuyor olmama rağmen, işe gitmek için benim evden çıkmamı bekleyen Krizstina'yı daha fazla bekletemezdim. Saat 10 gibi Krizstina'ya her şey için teşekkür edip, kendimi sokağa attım. Plan belliydi kahvaltı, kabul edilebilir bir saate dek aylaklık, sonra havaalanı...
Bineceğim uçak beni Brüksel Charleroi havaalanına götürecek, oradan önce Brüksel merkeze, daha sonra Leuven'e en sonda ise nihayet festival alanına, Werchter'e geçecektim. Ancak şöyle bir sorun vardı. Geçen yıl 4 kişi olarak gittiğimiz festivale bu kez tek başıma gidiyordum. Aslında orada İstanbul'dan İzi'lerle buluşacaktım, ancak an itibariyle ne çadırım ne matım ne uyku tulumum vardı. Bana hiç uymayacak şekilde hazırlıksızdım, aslında artık biraz daha kendimi bağladığım ipleri gevşetmeyi, biraz daha hazırlıksız olmayı seçmiştim, ama bu geçiş dönemi doğal olarak kaygılar yaratıyordu.
Önceden haberleşmiştik, İzi'ler haliyle festival alanına benden önce varacaklar ve festival alanındaki süpermarketten varsa kamp malzemelerini bitmeden benim için tedarik edeceklerdi. Plan buydu, ancak havaalanından attığım mesajlara cevap gelmedi. Özetle, uçağa binmek üzereydim, çadırım, uyku tulumum yoktu. Belçika'ya vardığımda kamp dükkanlarının hepsi kapanmış olacaktı ve ben bir belirsizliğe doğru gidiyordum.
Sevgili okur, bazen olay akışına yeni bir bilinmeyen girer ve her şey değişir. Bazen bu Ryanair'in Budapeşte-Brüksel uçuşunda olur. Uçağa binen en son yolculardandı, yanıma oturdu ve sanki bir süreliğine bir yere gitmiş de geri dönmüş gibi konuşmaya başladık. Bana Brüksel'de ne yapacağımı sordu. "Brüksel yakınında bir festival var oraya gidiyorum" dedim. "Werchter mi? Oysa ben de oraya gidiyorum" dedi ve bahsettiğim gibi olay akışı değişti.
Jana daha önce tanıştığım hiç bir Almana benzemiyordu. 29 yaşında, Münster'de yaşıyor, psikoloji doktorası yaparken bir yandan da bir STK'da çalışıyor. O da çok gezmiş, bir sürü hikayesi var. Böylece yol arkadaşı olduk. Ona kamp malzemesiyle ilgili sıkıntımı, arkadaşlarımdan hala haber alamadığımdan bahsettim. Bir şekilde çözüleceğini söyledi. Aslında çözüldü de...
Uçaktan inip, bizi Charleroi'dan Brüksel merkez garına götürecek otobüse bindik. 1 saatlik yolculuğumuz terlemek ve birbirimizi daha yakından tanımaya çalışmakla geçti. Hava hiç Belçika'daymışız hissi vermiyordu, Geçen yıl aynı zamanlar oldukça soğuk ve yağmurlu olmasına rağmen bu yıl nemli boğucu bir sıcak vardı. Otobüste nihayet beklediğim mesaj gelmişti, ancak yanıt beklediğim yanıt değildi, zira İzi Leuven'de bir otelde yer bulduklarını ve orada kalıp her gün gidip döneceklerini ve ne yazık ki otelde başka yer olmadığını yazmıştı. Yani evet, kamp malzemelerini geçtim, artık beraber kamp yapmayı planladığım insanlar da yoktu. Jana, orada arkadaşlarıyla buluşacağını ve bana bir çadır bulduktan sonra dilersem onlarla beraber takılabileceğimi söyledi. Memnuniyetle kabul ettim.
Brüksel tren garından koştura koştura leuven trenini yakaladıktan 20 dakika sonra Leuven'deydik. Buradan 24 saat çalışan ücretsiz servislerle festival alanına geçmek mümkündü, ama öncesinde bana çadır satın alabileceğimiz bir yer aramaya başladık. Saat neredeyse 8 olmuştu ve kamp dükkanları en geç 7'de kapanıyordu, ama olsun denemenin zararı olmayacaktı, ki bulduk da. Kapanmakta olan bir dükkan bulup kendimizi içeri attık ve son derece yardımsever tezgahtar eşliğinde bana oldukça geniş bir çadır, bir mat ve bir uyku tulumu almıştık. hepsi 60 euro tutmuştu. Hem fiyatı uygundu hem de en önemlisi artık hem kamp malzemelerim vardı hem de kamp alanında yalnız takılmayacaktım. Bütün problemler bir anda çözülmüştü. Servise bindik ve festival alanına gittik.
Jana ve Kristi
İşte havalandırma deliği dahi olan çadırım.
Jana ve Kristi konserden döndükten sonra küçük çadırlarında o sıcağa dayanamadılar. Jana daha fazla dayanamadığını, o mezar gibi çadırda kalırsa öleceğini söyledi be benim çadırımda uyumasının benim açımdan sorun olup olmayacağını sordu. Eşyaları yayarak yerleştirdiğim halde çadır hala 4 kişiyi bile alabilecek büyüklükteydi. Elbette bir sorun yoktu...