21 Haziran 2010 Pazartesi

October Swimmer tatilde: Gun 2

Amsterdam 20/06/10

Sabah uyanabilmek gercekten cok zor oldu. Basim catliyordu ve soguktan oturu yataktan cikmak istemiyordum. Perdeyi actim, disaridaki hava da pek davetkar degildi. Kahvaltiyi en onemlisi gunu kacirmamak icin disari cikmaliydim.
Kahvalti sonrasi bisikleti parkettigim yerden aldim. İnce bir yagmur yagiyordu. Haritaya bakmadan guneye dogru surmeye basladim. Mutlaka gormeye deger bir yer bulacaktim. Cok gecmeden buldum da.

Ticari muzeleri sevmem. Kendinizi buyuk bir reklamin icinde bulursunuz. Bu yuzden heineken brewery'i bir muZe olarak degil de kendilerinin de heineken experience derken tanimladigi gibi bir deneyim olarak gormek lazim.
Bilet bufesinin onunde kuyruk vardi, hen de fiyatin 15 euro olmasin ragmen... Gerci sonradan iceride ikram edilen bedava biralardan sonra giris ucretinin o kadar da pahali olmadigini anladim.


Oldukca interaktif ve keyifli bir geziydi. Onlar acisindan ise yaradi da artik bira isterken gayri ihtiyari heineken istiyorum. Amstel berbat zaten... Bir saatten fazla zaman gecirdikten sonra vondelpark'a dogru surdum.
Vondelpark herhangi bir yaz gununde cennet olabilecek bir parkken, bugunun vondelpark gunu olmadigi acikti. Batiya dogru Devam ettim.


Once Paradiso'ya baktim. Bu unlu konser mekaninda kalacagim sure boyunca bana hitap eden bir sey yoktu. Hemen bir kac dakika uzakliktaki hard rock cafe'de oglen yemegi yedim. Kahvemi de ictikten sonra devam etmeye hazirdim.
Once leidensgracht'taki yarin kalacagim backstage hotel'e gelip rezervasyonumu teyid ettim. Otel fena degildi bu arada. Sonra olabilecek en ara sokaklardan yukari haarlem bolgesine dogru surmeye basladim.


Belki havadan, belki de sapa yerlerde surmemden, hic turist yoktu; ayrica cogunlukla apartmanlarin oldugu, yani belki de yerel halkin yasadigi yerlerden gectim. Amsterdamda da, londra'da hissettigim o titresimi aldim. Bir sessizlik hali, ama ergen bir cocugun kosesinde planlar kuran sessizligi degil de her seyi cozmus bir insanin dinginligi... Bunu sevdim.


Haarlemerstraat'a varinca benim haricimdeki diger turistler de yeniden gorunmeye basladilar. Yol beni yormustu. Ustelik aksamdan kalmalik vardi bir de. Bir coffeeshop'a oturdum. Bir seyler atistirip onceki gunun blogunu yazdim.
Saat 6yi geciyordu Damrak uzerinden otele geri dondum. Dus alip saat 9'a kadar uyudum.

Uyandigimda daha yorgun hissediyordum. Cikip dun gittigim barda brezilya macini izledim. Muzik provasindan cikan orkestra uyeleriyle tanistim. Klasik muzigi daha modern bir sekilde yorumluyorlarmis. Cuma gunku konserlerine davet ettiler. İyi bir fikir olabilir. Onlarla beraber leidsplein'e yakin, bourbon street adinda, canli muzik mekanina gittim. Bu gecenin rock gecesi oldugunu soylediklerinde keyiflendim, ama biraz sonra sahneye cikan kel amca kesinlikle country caliyordu.


Basta keyifliydi ama sonlara dogru alkol miktariyla orantili olarak artan yorgunluga yenik dustum. Soyle saglam muzik yapan bir mekan bulmak istiyorum, burada eglencr kulturu club uzerinde yogunlasmis ne yazik ki. Belki yarin gidecegim oteldekilerden ogrenebilirim...

Not: olasi imla hatalarini sonra duzeltecegim, zira ne yazik ki hepsini telefonla yazdim

3 yorum:

  1. bu arada pasaport harç ve defter bedelleri 50% ucuzladı. kaçırdın yeni tarifeyi.

    yani kıskandığımdan, çekemediğidiğimden değil kesinlikle. hatta çok objektif takip ediyorum tatilini.

    :S

    YanıtlaSil