12 Eylül 2010 Pazar

October Swimmer Italya'da: Gun 1


11/09/10 Roma

Ucuz olsun diye secilen Pegasus, beni Roma, Fiumicino havaalanina indirdiginda saat sabaha karsi 1'i geciyordu. Onceden internetten ayarladigim shuttle servisinin, pek de parlak olmayan soforu, Roberto beni almaya geldiginde saat 2 olmustu bile. Roberto, minibusu ucurmaya calissa da yarim saatten fazla suren yolculuk sonucu sonunda hostelime vardim.

Evet, hostel diyorum, zira bu yolculugumda biraz da olsa rutinimin disina cikip bir kac gun de olsa hostellerden rezervasyon yaptim. Yalniz seyahat eden bir insanin, baskalariyla tanismasinin en kolay yolunun bu oldugunu eski yolculuklarimdan ogrenmistim.

Gece yattigim le vacanze hostel'den ayrilip bugun kalacagim Yellow Hostel'e dogru yurudum, aralarinda sadece bir cadde vardi. Yellow hostel'in digerindan cook daha iyi oldugu her halinden belliydi, secimimden dolayi kendimi tebrik ettim, tek sorun sabah 9'da gittigimden odaya yerlesebilmek icin 4 saat beklemek zorunda oldugumdu. Sehir gezisinin bir kismini o dort saatte yapacaktim.

Roma'da 5 yil once neredeyse bir ay gecirdigimden sehri cok iyi biliyordum. Zaten cok da buyuk olmayan ve oldukca stabil olan Roma'da bir kez kaldiysaniz her seyi hatirlarsiniz, ben de her seyi hatirliyordum.

Termini"den yurumeye basladim. Republica'yi gecip Fontana di Trevi'yi buldum. Ilk duragim orasi olacakti. 5 yil oncesi gibi cesmeye para attim, bir kac fotograf cektim. Cevresindeki dukkanlardan soz verdiklerime magnet aldim ve Pantheon'a dogru devam ettim.

Pantheon cevresinde biraz vakit gecirdikten sonra, oraya asil gelis amacimi gerceklestirmek uzere, yani o guzel dondurmaciyi bulmak uzere arka sokagina dogru yoneldim. Biraz dolastiktan sonra sonunda bulmustum. onlarca cesitten, muhtemelen yiyebileceginiz en guzel dondurmalar karsimda duruyordu. 5 yilin hasretini giderdikten sonra via del corso'ya yoneldim.

Basim onumde piazza del popolo'ya dogru yurudum. Saga sola bakarsam mutlaka alisveris yapacagimi biliyordum, ama ne yazik ki kucuk sirtcantama hic bir sey sigmayacagindan en iyi cozum basim onde yurumek oldu. Piazza del popolo'da ufak bir moladan sonra artik daha fazla yurumeyip otobusle hostele giderek biraz dinlenmenin iyi gelecegine karar verdim.

3 saat uyumak butun yorgunlugumu aldi, ama feci halde actim. Isin kotu yani Trastevere'deki favori restoranim Carlo Menta'da yemek istiyordum. Biraz dayanmam lazimdi, bu sureci daha hizlandirmak icin H otobusuyle Trastevere'ye gittim. Trastevere adindan da anlasilacagi gibi Tevere nehrinden sonraki kismin genel adi. Benim acimdan onemi ise turist atraksiyonundan uzak, daha yerel ve daha ucuz bir yer olmasiydi. Hala degismedigini gormek mutlu etti beni

Santa Maria kilisesinin oldugu meydandan yukari dogru yuruyerek 5 yil once cok sevdigim Eurogeneration adli fotograf sergisinin oldugu muzeyi gordum. Bu seferki serginin adi, Il mundo che non vado, yani gormedigim dunya idi. Hizlica dolastim. Cok ac oldugumdan cok keyif alamadan kosar adim cikip, restorana yoneldim.

Biraz yalpaladiktan sonra Carlo Menta'yi buldum. Ayni masalar, ayni garson kiyafetleri, ayni menu hatta ayni fiyatlar. Sasirmamak elde degildi. Sucuk ve jambon iceren pizza diavolutto ve Su istedim. Pizzanin tadinin hala ayni oldugunu gormek beni mutlu etti. Yemek sirasinca yan masadaki mutlu Quebec'li aileyle sohbet ettim, espressomu icip kalktim.

Burada da flas goren masum october swimmer'i goruyorsunuz

Karnim tok, keyfim yerindeydi once piazza navona'ya sonra Ispanyol Merdivenlerine gidip biraz vakit gecirdim. Ispanyol merdivenleri 5 yil onceki o senlikli havasini kaybetmisti ve bunu gormek uzucuydu. Belki turist mevsimi bittigindendi, kimbilir... Sasirtici fazlalikta Turkle karsilastim bir iki tanesinden fotografimi cekmelerini rica ettim. Birden Turkce duyunca irkilmelerini gormek guzel oluyor. Nihayet bu yolculugumun fotograflarinda ben de olabilecektim.

Hostele dondugumde saat 11e geliyordu. Cikarken bos olan oda, simdi ise oda arkadaslarim olan uc Avusturya'li kizla doluydu. Ne yalan soyleyeyim, uc guzel kizla ayni odayi paylasiyor olmak sevindirdi beni.

Hep beraber asagidaki bara inip bir seyler ictik. Kita' Catarina ve Efa Salzburg'da yasayan uc hemsireydi. Uc gunluk tatil icin Roma'ya geldiklerini anlatirken, yarin tatillerinin bitiyor olusu onlari mutsuz ediyordu. Bolca Hostel'in ucuza sattigi ickilerden icip, sabah erkenden palermo'ya ucacak birinin olmamasi gerektigi kadar sarhos olduk. Hastane hayatlarindan bahsettik, Ingilizce konusurken tikandiginda sinirlenen Efa'yla alay edip eglendik. Gobek dansi yapmam icin beni zorla sarhos etmeye calisan bu guzel insanlari dans etmeyerek hayal kirikligina ugratsam da yine de hepimiz icin guzel bir gece oldu. Tek sorun yarin sabah 7'ye dogru uyanmayi basarabilmek olacakti.

Bir kac dip not:

1- Tahmin ettigimden cok cok daha iyi Italyanca konusuyorum. En son 3 yil once konusmama ragmen unutmamisim ve Italya'da Italyanca bilen bir turistseniz hayatiniz oldukca kolaylasiyor.

2- Sirt cantasiyla seyahat ediyorsaniz kucuk tek kullanimlik sampuan posetleri isinizi oldukca kolaylastiriyor. Bu arada havlu'nun kaplayacagi yeri daha yararli seyler icin kullanin zira her yer size havlu veriyor.

3- Roma'da Turist menulerinden uzak durun. Restoranda yiyecekseniz, turist menusuyle hem 20 euro'ya yakin para odersiniz hem de ac kalirsiniz. Akilli olun.


Simdilik fotograf yukleyemiyorum. bir sonraki gunun postunu yazarken, kismetse...

4 yorum:

  1. hala boy boy fotolarını koy sonra sapığım var diye şikayet et algjhasgla

    adam vesikalık koymuş resmen.

    YanıtlaSil
  2. Sana en guzel cevabi rihanna verecek karsim;)
    Come here, rude boy boy
    Can you get it up?
    Come here, rude boy boy
    Is you big enough?

    YanıtlaSil
  3. okuyup ses çıkarmadan gidicektim şurdan ama o fotoğraf aek ah o fotoğraff asjhajhsja.tamam ben aslında yoğum.gittim.

    YanıtlaSil